• Home
  • Hakkımda
  • Ne Okuyorum
  • Eğitime Dair Sözler
  • Müzik
  • İletişim

~ Fen Eğitimi, STEM & Öğrenim Teknolojileri

Tag Archives: Fen Egitimi

STEAM: Mekanik ve Estetik

05 Pazartesi Eyl 2016

Posted by enginkarahan in Uncategorized

≈ Yorum bırakın

Etiketler

Fen Egitimi, STEM

[Organ Grinder at 21, quai Bourbon, Ile Saint-Louis, Paris]Charles Nègre 1800’lü yıllardan bir fotoğrafçı. Bilim ve sanatın birbirinden şimdiki kadar kalın çizgilerle ayrılmadığı bir dönemden. Sanatın resim ve fotoğrafçılık kolları ile profesyonel olarak ilgilenirken, diğer yandan da içindeki bilim merakını yenemeyerek fotoğraf makinelerinin çalışma prensiplerini anlamaya çalışmış ve fotoğrafların renklendirilmesindeki kimyasallar ile fotoğraf makinelerindeki optik mekanizmaların tasarlanmasında kullanılan mühendisliğe odaklanmıştır. Nègre “Bilimin son bulduğu yerde sanat başlar” diyerek bilimsel bilgiyi sanat eseri ortaya koymada kullanan az sayıdaki insandan biri olmayı başarmıştır.

Günümüzde eğitimde STEM kavramı popülaritesini gün geçtikçe arttırırken bu dört disipline ek olarak Sosyal Bilimler (STEMS), Edebiyat (STEM+L) ve Sanat (STEAM) gibi disiplinler de STEM modeline entegre edilmeye çalışılıyor. Hatta birçok Uzak Doğu ülkesinde ve Mısır’da STEM’den ziyade STEAM yaklaşımı bir reform hareketi olarak ele alınmaktadır. Sosyal Bilimler, Sanat ve Edebiyatın STEM’e entegre edilmeye çalışılmasının altında hafife alınmayacak argümanlar yatmaktadır. Sosyal Bilimlerin STEM için ihtiyaç duyulan sosyal ve kültürel bağlamı sağlama potansiyeli, Edebiyatın öğrencilere erken yaşlarda popüler bilim yazı ve eserlerini okuma alışkanlığını kazandırması ve Sanatın mühendislik tasarımlarında hali hazırda önemli bir yere sahip olması bu argümanların en güçlüleridir. ABD ve AB ülkeleri özelinde ise STEM eğitimi kapsamı dışında kalan araştırmacıların STEM eğitimine ayrılan yüksek bütçelerden pay alabilmesi bir diğer önemli motivasyondur.

STEAM yani Sanat entegrasyonu üzerinden gidecek olursak,  STEM çerçevesine Sanat eklemek gerçekten gerekli mi? Ya da tartışmanın diğer tarafından bakacak olursak, STEM’de Sanata yer vermek bu dört disiplinin ahengini bozacak bir faktör mü? Konuyla ilgili olarak okuduklarımdan yola çıkarak STEAM’in doğru uygulandığında öğrencilere büyük katkılar sağlayacağını fakat olmazsa olmaz demenin çok iddialı olduğunu düşünüyorum. Özellikle teknolojinin işin içine girdiği sanatsal tasarım aktiviteleri gençlerin gelecekte iş bulmada ihtiyaç duyacakları birçok beceriyi kazanmalarına yardımcı olacaktır. Creative Industries‘in 2012 yılında hazırladığı rapora göre küresel Picture1ekonomide görsel sanatlar sektörünün payı 12 milyar doları bulmakta, yalnızca ABD’de yaklaşık 5 milyon kişi görsel sanatlar ile ilişkili meslek kollarında görev yapmakta ve bu sayı yıllar içerisinde giderek artmaktadır. Bu kişiler sanat ve tasarım becerilerinin yanı sıra STEM yaklaşımı yolu ile öğretilecek tasarım uygulamalarına ihtiyaç duymaktadır.

steam-educationPeki STEAM her sınıfta uygulanabilecek kadar kolay mı? Her tasarım aslında sanat boyutunu da doğasında bulundurabilir mi? Cevap (en azından benim açımdan) kesinlikle hayır. Eğer amacımız ‘A’ harfini STEM’e beşinci bir disiplin olarak eklemekse, Sanatı bir disiplin olarak ele almamız gerekiyor. Nasıl ki STEM odaklı öğrenim süreçlerinde Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik disiplinlerinden her biri için belli bilgi, beceri ve kazanımları hedefleniyorsa, söz konusu Sanat entegrasyonu için bu disipline yönelik hazırlanmış öğretim programları ve standartlar incelenerek tam bir entegrasyon sağlanması gerekmektedir. Bu yönde ABD’de sanat eğitmenleri ile işbirliğine gidilerek hazırlanmış STEM kavramsal çerçeveleri bulunabilmektedir.

Görüldüğü gibi bu çerçeveden bakınca STEAM’in gözardı edilmemesi gereken bir yaklaşım olduğu fakat STEAM odaklı öğrenme süreçlerinin tasarımı ve uygulamasının düşünüldüğü kadar da kolay olmadığı ortadadır. Peki hali hazırda STEM uygulamalarında dahi türlü sorunlarla karşılaşılırken, STEM’i STEAM yapmak için bu kadar çaba göstermeye değer mi? Benim kişisel cevabım neden olmasın? Yer aldığım stem-to-steam-presentation-2-728projelerdeki uygulamalarda STEAM’in gözüme çarpan en büyük avantajı mühendislik tasarımında yer alan mekanik süreçlerin demotive ettiği öğrencilerin (her ne kadar klişe dursa da bu grup genelde kız öğrencilerden oluşur), sanatsal aktivitelerle tasarım sürecine tekrardan dâhil edilebilmesiydi. Yani eline alet takımını alıp bir mühendis gibi çalışmak istemeyen öğrencilerin, sanatsal becerilerini kullanarak (çizim, boya vb.) tasarımın önemli bir parçası olabilmeleri. Buna ek olarak yukarıda da belirttiğim gibi gelişen teknolojiler ile ortaya çıkan iş alanları içerisinde teknoloji odaklı sanat endüstrilerinin pasta payı azımsanamayacak derecede olduğundan STEM’in gelişen ekonomiler için önemine benzer bir argüman STEAM için de kullanılabilir.

784px-Steve_Jobs_Headshot_2010-CROP1800’lerden Charles Nègre ile başlayan bu yazıya 2000’li yılların başından bir efsane ile son verelim. Birçoğuna göre Steve Jobs’ı diğer teknoloji dâhilerinden ayıran en önemli özelliği, teknolojide stabil çalışmanın yanında sanatsal bir tasarıma da önem vermesiydi. “Bilimin bittiği yerde sanat başlar” diyen Negre’nin aksine’ Steve Jobs sanatın tasarımın her aşamasında önemli olduğunu vurgulayarak belki de Negre’nin kısmen ihmal ettiği Bilim, Teknoloji ve Sanat entegrasyonun altını kalın çizgilerle çizmiştir. Bu açıdan kendisinin başarı öyküsünün STEAM fikrinin boş olmadığını göstermesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

Kaynaklar

http://stemtosteam.org

https://storify.com/HPszen/stem-to-steam

http://elearninginfographics.com/steam-not-just-stem-education-infographic/

http://www.skepticblog.org/2013/03/14/stem-not-steam/


Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.

Mustafa Kemal Atatürk

Sorgulamaya Dayalı Öğrenme: Sorular ve Sorunlar

01 Cumartesi Kas 2014

Posted by enginkarahan in Uncategorized

≈ Yorum bırakın

Etiketler

Fen Egitimi

6858229573_f0a0498bb7Fen eğitiminde son 20-30 yıla baktığımızda öğretim programlarının sorgulamaya dayalı öğrenme süreçleri merkezinde geliştirildiği ve öğretmenlerin bu süreçleri derslerine entegre etmeleri noktasında teşvik edildikleri görülmektedir. Fakat sorgulamaya dayalı öğrenmenin farklı yıllarda ortaya çıkan reform dokümanları ve eğitim programlarında çok farklı şekillerde ele alındığı görülmektedir. Son olarak Yeni Nesil Fen Standartlarında (NGSS) sorgulamaya dayalı öğrenmenin bilimsel uygulamalar adı altında ele alınması bu kavram etrafında dönen tartışmaları yeniden ortaya çıkardı. Bu noktada sorulması gereken soru “sorgulama” terimi ve uygulaması üzerinde ne kadar mutabığız olmalı.

Akademik dünyada değişik yıllarda yapılan çalışmalara bakıldığında sorgulamaya dayalı öğrenmenin çok farklı şekillerde tanımlandırıldığı görülebilir. Aşağıda verdiğim birkaç örnekte görüldüğü gibi arada benzerlikler olsa da farklı tanımlar gözden kaçmıyor.

Bilimsel bilginin geliştirilme süreci (Lederman, 2004)

Fen öğretiminde sorgulama, bilginin araştırılması, ve olguların ortaya çıkarılmasını amaçlamaya karşılık gelen süreçler (Hassard, 2005)

Açık uçlu sorular doğrultusunda ve öğrenenler tarafından üretilen sorular ile ilerleyen öğrenme süreçleri (Edelson et al., 1999)

Sorgulama sözcüğü bunun yanısıra bilimsel sorgulama, sorgulamaya dayalı öğrenme ve sorgulamaya dayalı öğretme bağlamları altında farklı anlamlara gelebilir.

Her ne kadar sorgulamaya dayalı öğrenme kavramının akademik dünyada tanımlanması noktasında farklı görüşler olsa da uygulamada ortak bir konsensüs olması beklenebilir. Fakat sorgulamaya dayalı öğrenmenin uygulaması teorik kısmından çok daha kompleks sorunlar içeriyor. Şimdi de farklı bağlamlardan örnekler sunarak sorgulamaya dayalı öğrenmenin uygulama noktasındaki sorunlarına bakalım.

Mesleğe yeni başlayan öğretmenler kanıtlama, açıklama, gerekçeleme ve iletişim gibi sorgulamaya dayalı öğrenme basamaklarını sıklıkla es geçmektedir (Demir & Abell, 2010)

Sınırlı sayıdaki yüksek motivasyonlu öğretmenler dışındaki öğretmenler genelde sorgulamaya dayalı öğrenmeyi el etkinliklerine dayalı öğrenme ile eş tutmaktadır…Bunun yanı sıra yüksek motivasyonlu öğretmenler sorgulamaya dayalı süreçleri kullandıklarına inanmalarına rağmen genelde yanlış uyguladıkları gözlemlenmiştir. (Capps & Crawford, 2012)

Yüksek öğrenimde görev yapan profesörler sorgulamaya dayalı öğrenme konusunda eksik bilgi ve görüşe sahip olmakta ve açıklama ve gerekçeleme gibi basamakları atlamaktadır. (Brown et al, 2006)

Yalnızca az sayıda öğretmen sorgulamaya dayalı öğrenme için tasarlanan eğitim materyallerini kullanıyor (Stake & Easley, 1978)

Peki bir kavram üzerinde hem teoride hem de uygulamada sorun varken, neden fen eğitimi bu kadar uzun süredir bu kavram üzerinde inşa ediliyor. Aslında bu sorunun tatmin edici birden fazla cevabı var.

  • Her şeyden önce sorgulamaya dayalı öğrenme bilimin uygulanması noktasında güçlü bir model.
  • Bunun yanı sıra öğrencilerin kendi bilgilerini geliştirdiği yapılandırmacı yaklaşım teorisi ve türevlerine uygun.
  • Kavramsal öğrenme, eleştirel düşünce, motivasyon, ilgi, tutum, ve beceri gibi fen eğitimde önemli görülen kazanımların edinilmesinde etkili olduğunu gösteren çok sayıda akademik çalışma bulunmakta.
  • Sorgulamaya dayalı öğrenmenin etkili bir öğretim metodu olduğunu meta-analiz çalışmaları göstermektedir (Minner et al., 2010; Shymansky et al., 1990).

Son olarak sorgulamaya dayalı öğrenmede öğretmenin pasif bir rol izlediği mitinin geçerliliğini çok önceleri yitirdiğini belirtmek gerekir (Crawford, 2000).

1

Bu durumda sorgulamaya dayalı öğretim ve öğrenim süreçleri üzerinde hem güçlü bir tartışmanın hem de mutabakatın olması kaçınılmaz hale geliyor.

STEM Özelinde Fen ve Mühendislik Eğitimi

05 Salı Ağu 2014

Posted by enginkarahan in Uncategorized

≈ 2 Yorum

Etiketler

Fen Egitimi, STEM

Screen Shot 2014-08-04 at 10.46.52 PM

Son bir kaç yıldır doktora çalışmalarım gereği STEM ile ilgili bir çok çalışmayı takip etme imkanı buldum. Akademisyenlerin ve eğitimcilerin bu konudaki heyecanı her ne kadar beni mutlu etse de STEM kavramı üzerine bir çok yanılgının olduğunu düşünüyorum. STEM ile birlikte ortaya çıkması amaçlanan kazanımlar uğruna fen eğitiminin üzerine inşa edildiği fikirlerin hiçe sayılması STEM’in bir fen eğitimi reformu olması gerçeğiyle çelişiyor. Her ne kadar fen eğitimi alanı dışında olup STEM çalışan akademisyenlerden bu hassasiyeti beklemesem de gerçek fen eğitimcilerinin ne demek istediğimi bu yazının sonunda anlayacağını umuyorum.

Fen eğitimi araştırmalarında son yüzyılda ortaya çıkan öğrenme yöntemleri göz önüne alındığında gitgide daha fazla yapılandırılmış bir sistem ortaya çıkıyor. 1900’lerin başında hakim olan doğa çalışması (Nature Study) akımından başlarsak, öğrencilerin doğada gözlemler yapıp bu gözlemler sonucu çıkarımlar yapmaları amaçlanmaktaydı. Öğrenim stili ve kazanımlar tamamen öğrenenin kontrolünde olup öğrenmenin başladığı ve son bulduğu noktalar kişinin hayal gücüyle sınırsızdı (Bu akımın dini eğitim ile paralel gittiği ve öğrencilerin doğayı gözlemleyerek tanrıyı bulabileceği fikrinin etkisiyle daha fazla popülarite kazandığı da bir gerçek). Daha sonraları 1960’larda buluş yoluyla öğrenme (Discovery Learning) akımı fen eğitiminde ağırlık kazandı. Buna göre öğrenciler bir problem üzerinden keşif yoluyla bilgiyi elde ediyorlardı. Her ne kadar problem dışarıdan belirlense de öğrenci öğrenme sürecinde baskın kontrol mekanizması olduğundan öğrenim kazanımları bireyden bireye farklılık gösteriyordu. Görece kısa bir süre sonra sorgulama yoluyla öğrenme (inquiry-based learning) denen ve belki de fen eğitiminde en uzun süre (hak ederek) hakim olan trend ortaya çıktı. buluş yoluyla öğrenmeden farklı olarak sorgulama yoluyla öğrenmede süreç daha bilinçli olarak yapılandırıldığından öğrencilerin başta hedeflenen kazanımlara ulaşması daha olası bir hal aldı. Öğrencilerin sorgulayarak ve keşfederek bu kazanımlara ulaşması ve deneyimleri direkt olarak yaşaması bu akımı cazip kıldı.

Peki mühendislik eğitimini fen eğitiminden (ve özellikle sorgulama yoluyla öğrenmeden) farklı kılan noktalar nelerdir? Öncelikle şunu unutmamak gerekir ki fen ve mühendislik süreçleri birbirinden farklı olmakla birlikte fendeki o mümkün olduğunca açık uçlu süreç, mühendislikte çok daha güçlü bir şekilde yapılandırılmıştır. Peki bu durum sosyolojik açıdan ne gibi sonuçlar doğurabilir? Toplumsal ve siyasi konulara baktığımızda bilim adamlarının genellikle muhalif kesim olduğunu ve bilim dışındaki referans noktalarına çokta rağbet etmediğini görürüz. Örneğin iklim değişikliği gibi konularda bu alanda çalışan bilim adamlarının %97’sinin siyasi otoriteye ve ekonomik güçlere her ne olursa olsun karşı çıkarak inandıkları doğrultuda görüşlerini savunduğunu görüyoruz. Bunda aldıkları eğitimin ve bu eğitim sonrası bulundukları bilim ortamının sorgulayıcı yapısının etkisi yadsınamaz. STEM içerisinde yer alan (ya da STEM’in kendisi diye sunulan) mühendisliğe dayalı öğrenme aktivitelerinin sorgulama ve buluştan ziyade deneme yanılma yoluyla bir sonuca ulaştığını görüyoruz. Bir çok mühendislik tasarımı aktivitesinde öğrenciler ne süreç içerisinde fen bilgilerini kullanma gereği duyuyorlar, ne de süreç sonunda fen ile ilgili kavramları öğreniyorlar. Bunun yanı sıra tasarım süreçlerinde izledikleri yolları sorgulama şansı bu güçlü yapılandırma sebebiyle neredeyse sıfıra iniyor. Deneme yanılma (tinkering) yoluyla sonuca kolaylıkla ulaşabiliyorlar (ki bence deneme yanılma STEM eğitiminin şeytani olma yolunda emin adımlarla ilerliyor). Bu şekilde yapılandırılan mühendislik tasarım süreçlerinin öğrencilerin edinmesi gereken sorgulama ve yaratıcılık yeteneklerini ne şekilde etkileyeceği şu an için muamma.

Anlatmak istediğim mühendisliğin fen eğitiminde yerinin olmadığı değil, aksine iyi fen eğitimcilerinin bu alanda en başından beri savunduğu bilimin sorgulayıcı ve keşfedici yapısının mühendislik eğitimi özelinde STEM eğitimine en doğru şekilde entegre edilmesi gerektiği. Ancak bu şekilde STEM eğitimi gerçek potansiyeline ulaşabilir ve hedeflenen uzun vadeli kazanımlar hayata geçirilebilir. Aksi takdirde fen eğitimi özelindeki yüzyıllık kazanımlar bir anda yok olabilir.

Fen ve mühendislik karşılaştırması söz konusu olduğunda benim aklıma hep Tesla ve Edison rekabeti gelir. Bence Tesla mükemmel bir bilim adamını, Edison ise aynı mükemmellik derecesinde bir mühendisi temsil eder. Hikayeyi anlatmaya gerek yok, sonunu herkes bilir herhalde.


Bir sonraki STEM hakkındaki yazım çok büyük bir ihtimalle STEM eğitimi ve sosyal adalet üzerine olacak. Eğer STEM araştırmacıları sosyal adalet kavramını ihmal etmeye devam ederlerse, ne yazık ki bu eğitim hareketi yalnızca toplumun üst kesimine hitap eden eğitim kurumlarında reklam amaçlı kullanılan bir araçtan öteye gidemeyecek.


Hikayenin devamı için: Fantastik bir STEM masalı: Robotların yükselişi

Sosyal Ağlar

  • ekarahan0 kişisinin Facebook üzerindeki profilini görüntüle
  • EnginKarahan kişisinin Twitter üzerindeki profilini görüntüle
  • karahaneng kişisinin Instagram üzerindeki profilini görüntüle
  • enginkarahan kişisinin LinkedIn üzerindeki profilini görüntüle

Web İstatistikleri

  • 45.789 Ziyaretçi

Etiketler

Akademi Elestirel Pedagoji Fen Egitimi Pedagoji Sosyal Aglar STEM Teknoloji Öğretmen Eğitimi

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Vazgeç

 
Yorumlar Yükleniyor...
Yorum
    ×
    Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
    Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası